"Hayır"lı Pazarlar Dilerim

Pazar günü ne yapacağınızı biliyorsunuz. Gidip, gün gelip ulusumuzun olmadık yerimize kaçabilecek kararların alınmasını sağlayacak bir referandumu reddedeceksiniz. Kabul edecek koyuncuklara iyi güdülmeler diliyorum. Böyle iktidarlar ancak sizin gibiler üzerine yükselebilir.


Tüm
HAYIRcılar için geliyor. Disturbed - Land of Confusion:


Kan ve Gözyaşı


Aslında konunun gözyaşıyla pek ilgisi yok velâkin kan görmek insana bazen kötü şeyler düşündürebiliyor. Özellikle de bu kendi kanıysa. Kan, renk olarak kırmızıdır ve insanı uyarır. Kötü şeyler çağrıştırır. Kırmızı, tehlikenin rengidir. Belki de sevginin... Gerçi sevgi de tehlikelidir, özellikle de tutkuya dönüşmüşse. Truva'nın kapılarından tutun da Roma'ya kadar, her yerde sonu insanların katline giden; bazen ise sadece o gece gelebilecek bir sonun başlangıcıdır bu. Neyse, dedim ya; kırmızı gerilimdir, rahatsızlıktır. Bir arkadaşıma yaptığım sevgi, tutku tanımında kullandığım gibi rahatsız olduğuna gönlünü kaptırır, ya da yan gözle bakar insan.




Kolumda bulunan bir yara var, nereden geldiğini kesinlikle bilmiyorum. Herhalde değişik bir şekilde kaplı koltukta yatarken, sürünmeden dolayı yaktım, ya da başka şekilde. Emin değilim. Sadece olduğunu hatırlıyorum. Yavaş yavaş geçiyor. Her geçen yara biri kabuk bağladı kendisi ve ben de her kabuk bağlayan yaram gibi kendisiyle uğraştım biraz. Eh, yara bu, kurcalarsan kanar. Önümdeki bir peçeteye çıkan kanı sildim. Yukarıdaki çıktı.

Hiç görmediğim bir yerde oluşan yara, hiç dikkat etmediğim bir başka yerdeki kanamayı gösteriyordu belki de. Kim bilir? Belki de...

* * *

Sonra toplantıdan çıkıp bir yerde yemek yedik. Çorba, pide, salata... Hepsi güzeldi. Ama bu yemekten sonraki rahatsızlık başka birşey oldu ardından. Seyahat edilen araca doğru yöneliş ve birkaç durak ötesi için ayakta bekleyişi güzelleştiren bir raslantı. Belki, daha garip birşey. Belki de... Aman neyse. Raslantı, olması arzulanan birşeyin oluşum ihtimalidir aslında. Bu hesap edilemez bir duygunun kabarışı, kanla yazılmış bir mesajın vuku bulması olarak değerlendirilebilir miydi, yoksa sadece hayatın bir diğer güzel anısı olarak hafızalarda yerini edinecek, sıradan bir ihtimal miydi? Ben o ihtimali bile severdim, eğer olduğunu bilseydim.

Uyku vakti, belki yıllar önce olduğu gibi rüyada da bir şeyler gelir uzaktan, derinden. İstenen bir ihtimalin olması buysa, neye rastlamak istediğim belli artık. Bir balıkçı gibi rüya denizine, haydi rastgele!

Elma ve Çilek

Ne kadar basit bir başlığın altında karmaşık bir iştir bu; hiç belli olmaz. İnsan psikolojisi en beğenmediği bağlılıkları yüzünden bile beyin sürçmesi yaşayabilir. Ben bugün bunu gördüm. Sadece bugün mü? Kendimde de gördüm çok önceleri de işte başkasında net şekilde görünce ancak fark edebiliyormuş insan.

Elmaları seversiniz diyelim. Elmaları iyi seçer, lezzetinden emin olduğunuz elmaları satan satıcından ürün alırsınız. Elmacı başka meyveler de satar; ama o meyveleri elması kadar kaliteli olmayabiliyor diyelim. Siz bu adama tutup da "yahu karşıdaki manavın çilekleri seninkilerden iyiymiş" derseniz; esas iddiası elma olan o satıcı birden bire çilek uzmanı kesilip karşıdaki çilekler hakkında atıp tutabilmektedir. Sonuçta o da manav ve manavlığın şanını ve sadık bir müşteriyi karşıya kaptırmak istememektedir. Sonuç: Çilek konusunda atıp tuttuğu için elmanın müşterisinden olabilecek bir manav...

Bunu da teorileştiren bir bilim insanı, bu teorinin de garip bir adı illa vardır; velâkin ben kısaca elma-çilek diyeceğim. Çözüm nedir? Elmadan veya çilekten bahsedecekseniz, bahsedin. Ama içini görmediğiniz veya bilemdiğiniz seledeki meyve hakkında yorum yapmayın. Bir de şu var: Sonuçta bu biçimde yapılan karşılıklı yorumların aynı derecede değersiz olduğunu unutmayın.


Hayata Not Düşmek Gerek

Uzun süredir yapmak isteyip de bir türlü beceremediğim birkaç şeyden birisi olan kısa filmler çekmek üzerine azim ve kararlılığımı depolamış bulunuyorum. Gerçi aynı şekilde (diğer şeylerden birisi) sadece başı ve sonu yazılmış, birkaç düzine fotoğrafı çekilmiş fotoğraflı kitap çalışmam da hâlen bekleyen şeyler arasında. Olsun, hepsi olacak; yavaş yavaş olacak. kaç senede ancak fotoğraf çekmeyi az çok öğrendim diyebiliyorum; onları da öğreneceğim. Onlar da olacak. Umarım... Belki... Bir gün... Kim bilir?

Bekleyelim, görelim.