Eski Dostlar

Dün eski olarak adlandırdığım sektörümden arkadaşların davetiyle Eminönü'deydim. Akortek'ten Kerim'den geçen hafta gelen daveti görünce ne yalan diyeyim, çok sevinmiştim. Hatırlayan ve davet eden arkadaşlarımızın olmasının yanı sıra, bir de zamanında beraber çalıştığım arkadaşları görebilecektim.

Eminönü'de Zinhan'da toplandık. Akortek, temsilcisi olduğu Aerocool'dan da bir Çinli arkadaşımızı getirmiş. Bunun yanında birçok değerli dostumu da görme fırsatı yakalamış oldum. Akşam Akortek ailesinden bizle birlikte orada bulunan Onu, Kerim ve Kemalê tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Güzel bir akşamdı. Bol bol sohbet ettik ve sektörel değerlendirmeler de yaptık.

Dedim ya, etkinlik bahane, hatırlanmak şahane.

Kadere Küsme, Kendine Küs


Kaderine küsmek derler, hani açmazda kalır her bir yanındaki şeyler. Hani anlamazsın da aslında ne oluyor diye, sadece neyin olmadığını getirirsin gözünün önüne. Sanki kendini kurtarmak ve bir bahane uydurup yaşamaya devam etmektir tek zorunluluğun. Sanki her şeyden geçip kendini mutlu etmektir tek gayen. Her şeye rağmen benliği düştüğü sudan çıkartıp, kurulayıp tekrar giydirmek, eline çantasını verip okuluna göndermektir.


Olmayacak duaya amin demektir en içten, ama sahte şekilde. Kaderdir kurban, senin için ateşe atılan. Saati gelinde araba bal kabağı olur da odunlar balık olmazmış derler. Kader kurbanın olur sen onun kurbanı değilsen. Elde sıfır veriyorsa tüm toplamlar, geri kalan üç işleme fatura etmektir tekdüzeliği. Heyecansız ruhu, ateşlemek için vücudu yakmaktır bir yerde.

Kadere küsme o zaman, kendine küs ki açılsın tekrar yaralar, üzerine basılan tuzlarla birlikte. En yakından, en derinden ve gerekiyorsa en acı şekilde; şiddetli, ölürcesine. Rahatsızlığı hisset, acıyı sonuna kadar sindir içine. Unutama bir daha ki, olmayanların yoksunluğu değil, en iyi şekilde karşılaştığın şey acıtsın canını. Sonra unut gitsin her şeyi, aklında derin bir yara açtıktan sonra. Ayağa kalk ve devam et ölüp de tekrar dirilircesine. Kaldığın yerden devam eder gibi, sıfırdan başlarcasına.


İki Gün Yokum!

12-13 Eylül 2009 tarihlerinde yapılacak olan Magic: the Gathering Türkiye Ulusal Turnuvası'nda hakemlik yapacağımdan dolayı iki gün boyunca bana herhangi bir şekilde ulaşamazsanız, ulaşamayın kardeşim bana ne. :P İsterseniz gelin izleyin turnuvayı.



Başlangıç:
12 Eylül 2009 Cumartesi, 09:00
Bitiş:
13 Eylül 2009 Pazar, 19:00
Yer:
Lion Otel
Adres:
Lamartin Caddesi No:45 Talimhane
Şehir:
Taksim, İstanbul

Fuck American Crybabies!


Do not give a fuck to American crybabies and do not mourn for less than 3000 people. Get real! 1.000.000 was killed in Iraq! "One million" in case you cannot read numeric values.

Now, GFY!

Cep Telefonu Numarası Değişikliği


Aslında değişiklik değil, geri dönüş diyelim. Turkcell hattımı (0532767....) artık kullanmıyorum, yakında tamamen iptal olacak. Bana (eski Aria zamanından bu yana kullandığım) Avea numaramdan (05553377...) ulaşabilirsiniz.

Are You Going to Scarborough Fair?


Scarborough panayırına yolun düşerse,
Maydanoz, adaçayı,biberiye, kekik,
Selâm söyle benden o yâre,
Birbirimizi ne de çok severdik...

Kendinden, Kendimden Kıskanmak Sanki

Aslında kıskanç birisi değilimdir. Çok umursamam benimle değilken kim ne yapmış, hangi sıfatı almış hangi madalyayı takmış. Sadece yaşamış olmak için yaşıyorum desem altı dolar cümlenin de fazla taşmaz sağa sola.

Zaten kimi, neyi kıskansan sonu var bir şekilde, çok da azap vermiyor böylesine yaşamak. Neyin noksanlığını, fakirliğini çeksen, acısının dineceği bir nokta var. Patlayana kadar yesen, en seçkin, ömrün boyunca bir kere girsen geri kalanını hesabı ödemek için harcayacağın lokantalar anlamlarını yitiriyor. En ele avuca gelen, cazibeli kadına taksan kafayı da sevdiğine suikast planları düşünsen, ilk orgazma kadar yaşar en fazla onun da fantezisi. Sonrasında o da artık olur diğerleri gibi.

Eh anlamı yok madem kıskanmanın, sonunu bildiğin sürece, çok yük olmaz noksanlıklar insana, desem de inanma. Sen yoksun ya hani, o biraz zorluyor beni. Peki ya olsan ne değişecek? Bunu da sordum kendime. Gördüm ki kıskanmamak yalan. Gördüğüm gözden, öptüğüm dudaktan kıskanmak ne kelime, fikrine oltayı atsam, ipi çeken elimden kıskanırım, cismini görmeden çok önce.

Tarifsiz acılar değil, tarifi mümkün fakat idrakı zor olan mânâlar yükledim sana. Ne yalan diyeyim, ben bile sebebinden emin değilim.