Ruhun Medcezirleri

Aslında bu başlık, tamamen dikkat çekmek amacıyla atışmış bir başlık. Konuştuğum dili konuşan insanların bir kısmı bu tür başlıkları duygusal hezeyan yaşayıp içini döken birisinden duyup, onun derdine, büyük ihtimalle yaralı yüreğine merhem bulmuşçasına, süslü sözleri dinlemeye veya okumaya koyulmaya meyleder. Tamamen yazının kendisini satan bir başlık. Başka bir özelliği yok. "Ah, nasıl da olmaz senin gibi birisinde böyle yaralar, incinmeler; anlatsan da dinlesek", diyenleri duyar gibiyim. Yok, ben kapattım o kapıyı, üzerine beton döktüm uzun zaman önce.

Nasıl ve neden beton döktüğümü anlatıp daha fazla bu konudaki içtenliğimden saparak ava çıkmış izlenimi vermek istemiyorum; ama öyle gerekiyordu. Kısıtlı arz olan yerde talepte bulunup fiyatları yükseltmenin alemi yok. basit ekonomik kurallar. Aynı, Türkiye'de yapılan çakma ömrübillah sözleşme (mortgage) sistemi sebebiyle, hiç daire satma niyeti olmayan ev sahiplerinin dairelerini, aslında hiç satın alma niyeti (ve parası) olmayan kiracılarına olağan değerinin bir buçuk katına varan fiyatlarla satması gibi vakaları yaşamamak lazım. Zira etrafta batık kredi görmek istemiyorum.

Bir sözüm vardır, "hayat zor, hayatta kalmak daha zor" diye. İnsan olmak zor, düşünüp de hayatta kalmak; delirmemek, delirip de katil olmamak daha zor.

Muhteşem günler bizimle olsun.

2 yorum:

fish dedi ki...

muhteşem günler...!!!

insanken,duyarlıyken,düşünüyorken ve 3 maymunu oynama kabiliyetimiz yokken,delirmemek için çabalarken, muhteşem günler göreceğizz...

seni ilk defa iyimser gördüm berkin :P

döktüğün betonlar tam kurumamış...ver elini hazır zemin ıslakken çocukluğuna dönelim...sen de potansiyel var...hayattan zevk alabilir heyoooo mutluyum diye cıvıldayabilir hatta ömrübillah kredisi çekip ev bilem alabilirsin...:P

bu süslü başlıklı yazında ben sen de bu ışığı gördüm...bana dertlerinin üzerine beton dökmüş depresif adam numarası yapma ...yemem :PPP




en dibe not : ömrübillah kredisine koptum :)))))

Berkin Bozdoğan dedi ki...

selamlar

Aslında ben eskiden iyimserdim. Baktım iğneleyicilik daha çok prim yapıyor, ver elini karamizah, ver elini kinaye. :)

Bu arada esas meselem sanırım iğne-çuvaldız ikilemimle ilgili. Olağan şartlarda iğneyi kendi üzerimde deneyip çuvaldızı başkasına saklamam gerekiyor. Benim vaziyet farklı: İğnenin tadını alan bünye, hemen ardından çuvaldız istiyor. Ardından şiş ile mızrak arası bir menü mevcut.

Garip işte. Çocukluğu karıştırmamak gerek. Sorun oradaysa bile çözüm şimdide... Diye allıyorum hemen de.