Şarkıların İzinde: The Haunting

Kamelot'un, Epica'dan Simone Simons ile seslendirdiği şarkı. Özgün hâli daha uzun, burada biraz kırpılmış da olsa dinlemeye değer. The Haunting (Somewhere in Time) olarak da geçiyor.



"Somewhere in time, I'll find you and haunt you again.
Like the wind sweeps the earth."

Sayısal Sevgi


Hayallarin çevrimdışı kaldığı bir dünya internet. Ağlar arası ağ anlamındaki "internetworks network" sözcüğünden geldiği rivayeti aklımda sürekli nedense. Başkalarındakini tüketmeden kendimize de bir parça almamızı sağlayan bir teknoloji sayısallık. Kopyala veriyi ve sadece bir veri yığınına dönüştürülebilen bir parça eseri kendine de alıyorsun. Verendeki eksilmiyor ama alandaki çoğalıyor.

Sevgiyi de sayısallaştırsak mesela... Verende hiç azalmasa, alanda ise hep artsa. Mümkün müdür acaba? Herkese yetse herkesin sevgisi; kimse açıkta kalmasa. Gönül senetlerinin her vadede değeri yükselse ama yine kimse karşılığını aramasa.

Ne güzel oldu kurgusu; ama mesele içinin dolması.

Cevap: Wikipedia Fikrinin Çıkış Noktası Nedir?


Marjinal Halkla İlişkiler'deki dostlarımızın
bir günlüğü var; fakat dışarıdan yorum yazılamıyor. Orada sorulmuş bir soruya buradan bir cevap vereyim.

Wikipedia'nın çıkış noktası tümden özgür yazılım hareketidir. Richard Stallman bir konuşmasında her öğretmen sevdiği konular hakkında ansiklopedi makaleleri hazırlamaya başlasa en sonunda özgür bir ansiklopedimiz olur, demiş. hatta uzunca bir İngilizce alıntı da yapayım:

Another area is in educational works. It's clear that if high school and college teachers start writing encyclopedia articles about their favorite topics, and if we get just a few thousand teachers, and if they write just one article every year then in twenty years, we will have the encyclopedia: the Free Internet Encyclopedia of All Knowledge.

That will probably be available in English first, but could be translated into any other language that people want to have it in. This is an idea that we should start to spread. We should spread it among teachers, because they tend to love some subject, and if they just write about these subjects that they have studied and that they have become experts in, without having to struggle they will get the job done in the long term. There have been other initiatives to build on-line encyclopedias, but they all approached the admistrative stuff first, and so they ended up with a great list of what they would do if they got all these articles -- but no articles. So, looking at the free software movement as an example, what we need to do to get this going is to just spread the idea of writing articles; the administration will take care of itself later on. As we build up enough interested people they will have the manpower to take care of the administration and the organization.

How you decide if an article is good enough to include in the encyclopedia, and the difficult questions of how you deal with the neo-nazi who writes that the holocaust never happened -- we will deal with those questions later on. We shouldn't have to deal with those questions now, because we don't have the experience to know how. We learned a lot about how to deal with problems of free software by writing a lot of free software, encountering the problems, and trying various solutions. When we get thousands of teachers each one trickling out articles that makes it into a flood, we'll eventually figure out how to organize this encyclopaedia. For now, all we need to do is to spread the idea -- and the idea that we don't start with the administration, we start by writing articles.


Wikipedia'nın kurucusu Jimmy Wales de İstanbul'daki konuşmasında benzer noktalara değindi. Yöntemi konuşarak değil, işi yaparak başlamak en önemli şey. Bir de insanların varsayılan olarak kötücül olduklarını düşünmeyin. İyi insanların fazlalığı kötücül hareket edenlerin işlerini halledebilecek kadar baskın çıkacaktır.

Wikipedia düşüncesinin çıkış noktalarından birisi, sanırım bu konuşma ve konuşmada anlatılanlardır.

Clémentine: Jenerik

Yirmi yıl geriye gitmek ister misiniz? İzleyin. :)


Vanessa Mae'den Re Majör Kanon Yorumu


Her ne kadar eser bir kanon olarak yazılımış da olsa, solo çalışmaları da melodinin güzelliğinden nasibini alıyor. Vanessa Mae de Johann Pachelbel'in bu eserini piyano ve iki keman sesiyle yorumlamış. Fark ne? Özgün iki keman bir hapsikord (veya arp, veya... aman neyse işte, üçüncü olarak bir ritm çalgısı) sürümünde melodinin sizi yakalaması bir dakikayı bulup tepe noktasına esas melodide ulaşılırken Vanessa Mae yorumunda esas melodimiz rahatlama kısmı hâline gelmiş.

Ne diyelim, Pachelbel nur içinde yatsın; basit bir ritmi böyle güzel bir beste yapmış. Yorumlayanların da emeklerine sağlık.

Dinlemek için buraya bakabilirsiniz. Video konuyla ilgisiz, ama fonda çalan müzik benim bahsettiğim yorumdur.