Kahire'den Manzaralar

Geçen Salı ve Çarşamba günümü IDF EMEA toplantısı vesilesiyle geçirdiğim Kahire'den ve IDF EMEA'dan biraz bahsetmek isterim.

Trafiğin çarpışan otolar gibi gittiği, yollarında şerit olmayan bir şehir düşünün. Bu şehrin üzerine bir de 20 milyon nüfus yerleştirin. Bir de yollar genellikle tepeden gitsin; köprüler üzerinden... Yanına üç piramit, bir sfenks, bir nehir ekledikten sonra üzerine kum serpiştirin. Kahire böyle bir yer.

Trafik çok eğlenceli: Çiziksizi geçtim, vuruksuz araba görmedim. Arabalar hafiften çarpınca kimse inip dur kardeşim ne yaptın demiyor. Fazla hasar yoksa, yallah! Şerit kavramı hiç yok. Hatta seyahat ettiğimiz minibüste bunu doğrulayan bir olay yaşadık: Bir araç, takriben ikinci ve üçüncü şeridin ortasında giderken bize hafifçe çarptı, ardından en sağ şeritle güvenlik şeridinin oralarda bir yerde giden diğer arabaya çarptı. Sonra da iki aracın ortasını bulup yola devam etti. Memlekette benzin ucuz valla. Öğrendiğim kadarıyla litresi 40-50 kuruş falan. O sebeple olsa gerek kimse araba gittiği sürece nasıl gittiğine bakmıyor. Öyle araçlar var ki trafikte, bir an bunların yol kenarlarını süslemek için dikilmiş çağdaş sanat yapıtları olduğunu düşünüyorsunuz. İnanmıyorsanız gidin görün. Daha ne diyeyim.

Apartmanlarda, ya da daha anladığım şekilde ifade edeyim, betonarme yapılarda pek sıva yok. Beton+tuğla yapısı ve birbirine benzeyen yapı tarlaları şehirde çok var. Bunlara bizim ülkemizde olsa gecekondu derdiniz gibi düşünebilirsiniz; aman yanılmayın: 5-10 katlı binalardan hatta sitelerden bahsediyorum.

Yollar kötü, insan fazla, hava bunaltıcı (gölgede 40 falandı sanırım gittiğimizde; ama nemsiz)... İnsan kızmadan edemiyor buraya kuracağınız medeniyeti Kızılırmak kenarına falan kursaydınız ya! Şaka yapıyorum tabii ki, bizim memlekette o piramitleri dikecek arsa bulmak zor. Ama unutmayın, taşın hası üç bin yıldır bu topraklarda çıkıyor.

- - -

IDF EMEA, bu türde büyük firmaların diğer bilişim karnavallarıyla karşılaştırıldığında, küçük bir etkinlik sayılır. Birkaç yüz kişilik katılım oldu. Kesin bir sayı almadım, fakat kayıt yaptıranların önemli bir kısmının katılım göstermediğini öğrendim. Fırsattan istifade Intel?in birkaç üst düzey yöneticisi ve yönlendiricisiyle görüşme fırsatım da oldu. Bu arada bir hatırlatma: Intel'in EMEA'daki bir numaralı ismi Ayşegül İldeniz. Çağdaş Türk kadınını temsil ediyor ve koca bir bölgeden sorumlu kişi. Orta Doğu ve Afrika gibi kelle koltukta yaşanılan bir ortamda nasıl bir bayan yönetici olur demeyin; oluyor işte. Gayet de başarılı laf aramızda. Bu başarılı sıfatını kendimce öznel olarak vermiyorum, sayısal değerler nesnel şekilde veriyor.

- - -

Bu aralar sürekli aklımda: Hannover CeBIT'te amiyane tabirle babayı alıp bütün Uzak Doğu?lu abilerin randevuları Taipei Computex'e vermelerini düşündükçe "Ah ulan ah gidemedik Tayvan'a!" nidalarım da eksik olmuyor hani. Neyse artık, başka baharlara!

Hiç yorum yok: