Yeni Bir Hayat Mümkün mü?

Yeni bir hayat mümkün mü derken ölümden sonra yaşam var mı, arafta mı takılacağız cehenneme mi düşeceğiz veya bitki olarak mı tekrar yaşayacağız gibi sorularla ilgilenmiyorum. Bu konunun ilgisiz kısmı. Merak ettiğim, bir paradigma sıçramasının, benim gibi bir gününün içeriğiyle diğer günü arasındaki farkın az çok kestirilebildiği bir insan için mümkün olup olamayacağı.

Paradigma sıçramasının felsefe terminolojisinde neye tekabül ettiğini az çok biliyorum; fakat gerçek hayatta, bunu bir deyim olarak kullanabilecek uzunluk veya şiddette bir olay yaşayabilmek güç olabilir.

Uzunluk veya şiddet ayrımı yapmamın altında yatan sebep ise basit: Süre uzarsa çökertici, şiddet artarsa dönüştürücü olur. Hiç kimse bir sürecin çok fazla uzamasını istemez. Acı olsa çekilmez, sefa olsa sürülmez. Unutmayın, bitmeyen orgazm olsa, zevkli değildir. Şiddet ise bir anlık ölüm kalım savaşından sonra çıkılan düzlüktür. Hazırlanan sürprizlere karşı ne kadar dirayetli olduğunuzu bu noktada anlarsınız. İkisini bir araya getirdiğimizde, fırtına dinmeden hiç bir şey yapılamayacağı gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

Paradigma sıçraması herhalde mümkün. Tabii ki bu hayatın neresinden yakalamaya çalıştığınızla ilgili. Önem verdiğiniz şeylerin sırasını size başkası belirletiyorsa, sıçramanın tam zamanı gelmiş demektir.

Önemli olan dalgayla uyum içinde hareket etmek ve kırıldığı noktada esnemesini, bükülmesini bilmek. Yoksa en ufak çekilme, ayağınızın altındaki kumu alıp sizi derine sürükler, üzerinize düşen her dalga sizi boğmak için gelir.

Gün bugündür.

Hiç yorum yok: