.
Bu aralar, muhteşem olmayan öksürüklü ve hapşırıklı sağlık meselelerime rağmen fotoğraf makinemi boynumdan düşürmüyorum. İstanbul'u resmediyorum sanki, renkleri olmadan. Açıkçası kendime bir portföy yapma zamanı yaklaşıyor belki de ama nedense ben sadece Feysbuk üzerinden paylaşıyorum şimdiki çalışmaları.
İstanbul'la ilgili birkaç renksiz çalışma yapmış bulundum, devamını da getireceğim sanırım.
Bilen arkadaşlar vardır, sadece fotoğraf makinesinin çektiği görüntüyü kullanıyorum, üzerlerinde ne renkle ne de kadrajla ilgili oynama yaptığım için kendimce daha değerli görüyorum, neden bilmiyorum. Ama sanırım biraz öğrendim bu işleri.
Renksiz çalışmaya şans eseri başladım aslında; sonra devam ettim. Filli Boya'nın reklamlarına inat değildi belki ama teknik açıdan daha yüksek duyarlılık seviyelerinde kumlanma malülü makinemle daha ferah çekime izin veriyordu. Sonra konuları daha güçlü anlattığını fark ettim sanırım.
Bu fotoğrafların hepsi çok da kaliteli olmayan lenslerle çekildi. Bir tanesi eski filmli makinemin yanında gelen 24-100 lens, diğeri ise neteme konusundaki başarısızlığa ünlü bir 75-300. İkisi de çok dar, ikisi de ışığı içerisinde dans ettirip fotoğrafları bozabilen şeyler. Ama bu kullanımda hafif ve yeterli alternatifler olarak rol aldıklarını söyleyebiliriz sanırım. :)
Bunlar son zamanlarda çektiğim birkaç kara ve karanlık İstanbul fotoğrafı. Bundan sonra aşağıdaki setle yoluma devam edeceğim.
24-70 mm f/2,8 ve 70-200 mm f/2,8 yanında bir tane 50 mm f/1,4... Laf aramızda 28 mm ile kıyaslandığında 24 mm'de (full frame makineden bahsediyorum) çok ciddi bir açı farkı var. Dolayısıyla dünyam biraz değişti.
Müteakip günlerde bakalım neler olacak?
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder