Korsanın Partisi mi Olurmuş?

Şu sıralarda, isterseniz bir heves diyin, isterseniz de son zamanlarda anlamsız biçimde karşımıza konulan kanunların bir sonucu diyin, Türkiye'de bir Korsan Partisi kurulması için çalışmalar var. Ben bu çalışmaları yakından takip ediyorum, elimden çok fazla bir şey gelmese de yardımcı olmak konusunda hevesliyim. En, nihayetinde bu işin peşindekiler yabancı değil. Yaşça ve deneyimce büyüğüm olan ve abi dediğim insanlar da konuya dahil.

Neden Korsan Partisi?

İsveç'te The Pirate Bay'in kapatılma davasına... diye başlayıp bütün hikayeyi anlatmayacağım; ama son zamanlarda çıkan ve internetle ilgili herhangi bir özgürlüğümüzün elimizden alınmadığı veya dijital mahremiyetin çiğnenmediği tek bir yasa var mı? Yok! Bu konuda 1984 uygulamalarına karşı bütün dünyada etkinlik yapan fikirdaşlar, o ülkedeki Korsan Partisi altında bir araya geliyor. Eh, biz de elimizde hiçbir şeyin kalmayacağı günleri yakında gördük ki böyle bir şeye kalkışıyoruz.

Zor Alırsınız Oy!

Amaç çok oy alıp iktidar olmak falan değil. Zaten Korsan Partisi, hiçbir ülkede kendi doktrini olan üç temel prensip haricinde görüş bildirmiyor. Nedir bu temeller? Henüz siyasal bir oluşum olarak var olmayan Türkiye Korsan Partisi'nin internet sitesinde bu konuyla ilgili bilgi alabilirsiniz.

İlk amaç, bu tür hak ve özgürlüklerle ilgili bir oluşumun var olması ve sert basın açıklamalarıyla özellikle bilişim basınında yer almak. Klasik sağ-sol davasına bulaşılmayacağı için, ülkemizdeki bilişim basınının da bu konularda bizlere hararetle destek veredeğini düşünüyoruz. Sonuçta gündelik siyaset bilişim yayınına giremez ama Korsan Partisi gibi bir akım elbette yer bulacaktır.

Yani...

Bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete, durumu söz konusu. Güzel şeylere gebe bir oluşum. Yoksa parlamentoda kıyak bir para karşılığı takılmak gibi hedefler yok.


Aranıyor: Seagate Momentus 7200.4 ST9250410ASG


Durum açık: Seagate Momentus 7200.4 ST9250410ASG isimli diskten arıyorum. Şu an kardeşim ABD'de olduğu için o da getirebilir; ama maalesef hiçbir büyük internet mağazasında bu ürünü bulamıyorum. Amazon.com'dan sipariş verdim ama, bulup gönderemiyorlar. Önerisi olan var mı?

Sorun şu: Momentus 7200.3'ler bile Türkiye'ye ya gelmedi ya da aradan çook az gelip son kullanıcıya sunulmadı. Henüz 7200.4 serisinden herhangi bir ürünü de göremedim.

Özellikler

250 GiB depolama alanı (1 disk/2 kafa)
16 MiB ön bellek
Serbest düşüş koruması (G Force protection olarak geçiyor. Ürünü bulunmaz yapan kısmı bu, ST9250410AS modeli her yerde var, model ismi sonunda G harfi olan yok)


Kurulum Bitti, Klonların Saldırısı Dindi


Mü-Yap bünyesinde iki kişi olarak giriştiğimiz, net dört günde biten (4x24 saat) ama aslında 15-20 adam günlük iş olan operasyonumuz bitti. Her şey olması gerektiği gibi çalışıyor. Arada çıkan ufak tefek arıza lar (unutulan veya talebe göre kurulacak olan yazılımlar) haricinde her şey güzel. Ben de Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan gece 11 saat uyuyarak yorgunluğumu attım. İlginç değil mi? Aslında Tarkan gibi kahramanlar hancının kızıyla takılıp yorgunluk atıyor, ben bildiğiniz uyuyorum. :)

Bu arada yeni alınan bilgisayarları teker teker kurmamak için birine kurulum yapıp o diski çoğalttık; mitoz bölünmesini sağladık. [:) Bu iş için kullanabileceğiniz ücretsiz bir yazılım arıyorsanız Easeus Todo Backup'ı öneririm*. Windows'un birçok sürümünde (ben Vista x86-64 altında kullandım) çalışıyor ve isterseniz sürücüyü cart diye klonluyor (evet, cart diye affedersiniz).

Yazılımın sitesi burada.

*
Not: Bu yazılımla hiçbir ilgim yok, geliştiricisini tanımam etmem. Benim işimi gördü. Sizde ters teperse, veri kaybederseniz, daha önemlisi beş altı yıldır biriktirdiğiniz porno arşivinizi uçurursa falan ben bilmem, etmem. Tanışmıyoruz bile, valla billa!

Yükselen Bilog Fetişizmine Karşıyım!

Bilogcu diye bir kavramı yine gözümüze gözümüze sokmaya başladılar. Yahu zaten profesyonel işlerinden kazandıkları bilgi ve deneyimi bizlerle paylaştıkları için bu kişilerin birçoğuna minnettarız ama tutup da bunu ayrıca bir işmiş/meslekmiş gibi anlatmanın âlemi yok. Bunu ülkemizde bir meslek olarak yapan kimse yok! Varsa bana bi uğrasın, en azından bildiklerini ben de kapayım.
Temeline baktığınızda internet günlüğü kavramının kitlesel iletişim aracı olmak dışında başka bir meziyeti de yok; elbette insanların kendilerini diğerlerinden ayırdıkları bir nitelik olması haricinde... Yakında kamplaşmaya falan da başlanır o zaman basarım kahkahayı.

İnternette günlük tutan insanların (bilogcular) kendilerine anlamlar yüklediklerini de görmeye başladık. Elbette her kitlesel iletişim aracı gibi günlüklerin de ulaştığı mecralar çok önemli; ama özel bir fetişizm yaratmanın anlamı yok. Zira gittikçe aslında hiçbir şey vermeyen ve deneyimsizliğini gözler önünde sergilemekten utanmayan insanlar da kerameti kendinden menkul medya canavarlarına dönüşecek. Bunun da bedelini hep beraber ödeyeceğiz. Sonra uyarmadı demeyin!


İpini Koparan Bilgisayarcı Olursa...

Annemle kilometrelerce mesafede olduğumuz için maalesef bilgisayarına müdahaleleri ben yapamıyorum. Neyse çıkan bir sorunu çözebilmesi için bilgisayarcıya götürmesini rica ettim. Sorun da şu: Thunderbird'de bir ayar yapılacak ki giden e-posta sunucusu doğru çalışsın. Bu kadar basit bir işlem.

Arayı atlıyorum...

Bilgisayar belgeleri ve masaüstü yedeklenmiş ve işletim sistemi yeniden yüklenmiş şekilde anneme teslim ediliyor. Bu duruma nasıl geldi, ben de anlamadım ama en sonucunda kişilerle yaptığım telefon görüşmelerinde annemin e-posta istemcisi olarak Outlook Express değil Thunderbird kullandığını anlattığımda şok oldular! Bilgisayar ve teknolojiden o kadar uzaklar ki basit bir sorun için "yahu bu bilgisayar yavaşlamış" gibi bir bahane uydurup sıfırdan işletim sistemi kurmuşlar... Elbette Firefox veya Thunderbird yedeği falan almadan! Ondan sonra Thunderbird ne ki? Biz hiç kullanan görmedik, demezler mi!

Vre adam! İki tane klasör kopyalayacaksın! Bu kadar cehaletle bilgisayarcı mı olunur?

Bu olayın geçtiği yer Trabzon'un göbeği...

Yazıklar olsun! Başlarına kötü şeyler gelsin de daha düşük zeka ve deneyim gereksinimi olan alanlarda çalışsınlar. Herhalde orada olsam veya gidebilsem, başlarına bela olurdum. Bazı insanlar ne kadar da şanslılar!

Yayıncılar ve Günlükçüler Hakkında

Son zamanlarda etrafta gezinen ve bilogçularla (bu sözcükten nefret ediyorum; ona hemen kusacağım) basın mensuplarını birbirine düşüren olaylar ya kulağınıza geldi ya da gelmedi; ama bazı noktaları açıklamakta fayda var. Durun, önce bir istifra etmem lazım.

Yahu ecnebilerin oradan buradan apartıp uydurduğu kavramları hemen kullanıyoruz, kendimiz yapınca "ıııhh olmamış" diyoruz. Ne kadar kişiliksiz hâle geldik! Bilog ne a.k.? Adam gibi günlük desenize. Adam g*tünden uydurmüş web log kalıbını önce birleştirmiş sonra önceki iki harfi atmış! Delirtmeyin adamı! İki gram kişilikli çıksın sözcükler ağzınızdan. Dilinize saygı gösterin! Sonra bana gelip aağbiiğğ o kavrağğmm çeğvriğlmeğzzz, şeydığr diye okuycağğnn" diye ahkâm kesmeyin!

Konuya döndüm, soru ve cevap şeklinde gideceğim ki anlaşılma için gerekli zekâ seviyesini en alt sınıra yanaştıralım.

İnternet Günlüğü Nedir?

İnternet günlüğü, alenî biçimde tutulan günlüktür. Bu internet sayfalarında/sitelerinde insanlar ister o anki duygu ve düşüncelerini isterlerse de uzmanlık alanlarındaki fikirlerini belirtiyorlar.

Günlükçü Kimdir?

Günlük tutan kişi herhangi birisidir. Bu sıfattan gelen herhangi bir özelliği yoktur, yazdığından sorumludur. Herhangi bir doğruluk teminatında bulunmamaktadır. Kişisel fikrini yazar, fikir ve sanat eserleri kanunu çerçevesinde fikir üretim yapar. Basın meslek ilkeleriyle ilgileri yoktur, isterlerse kendi erdemlerini konuşturabilirler.

Günlükçü, İnternet Günlüğü ve Toplumsal Yayınlar Nasıl Kullanılmaz?

Oradan buradan internet beslemelerinizi FriendFeed.com gibi yerlere bağlayıp sadece yer imine eklediğiniz adresleri başlıklarıyla paylaşmak toplumsal yayın kavramı değildir. Siz üretmiyorsanız, del.icio.us'tan ne farkınız kalır? Mal mısınız? Bu işi yapana günlükçü yapıldığı mecraya internet günlüğü denemez.

Firmalar Neden Günlükçü Sever?

Firmaların günlükçüleri sevmesinin temelinde, bu insanların basının konuları aktarırken atlayabileceği farklı bakış açılarını yazarak çeşitli irili ufaklı kitlelere ulaştırabiliyor olmalarıdır. Bunun yanında, günlükçülerin kendileri iyi ifade edebilmeleri, firmaların kendilerini geliştirmesine de olanak verir. Çünkü halkın fikrini gazeteci iletemez, ancak genelleyebilir. Gazetecinin bu anlamda bakış açısı eksikliğini günlükçü giderebilir.

Bunun yanında işi yayıncılık olmayıp da kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili profesyonel içerik veya deneyimsel bilgi sunan kişiler de var. Toplumsal yayın (social media) olarak adlandırılan günlük, paylaşım sistemleri ve kişisel durum bildirimi hizmetlerini kitle iletişim aracı olarak kullanırlar.

Türkiye'de Günlükçü Var mıdır?

Bolca vardır. Bunlardan küçük bir kısmı ciddi üretim yaparlar, bazıları benim gibi gelişine vururlar, büyük kısmı da konuşulanları yorumlarlar. Bunun yanında birçok alanda olgun ve deneyime dayalı bilgi paylaşabilecek günlükçü sıkıntısı olduğu aşikârdır. Bazı firmalar mevzubahis konuyla çok ilgisi olmayan insanları "abi yurt dışından günlükçü bulsunlar demişler" diyerek ektinliklere davet ederken bazı firmalar ise "memlekette bu konuda fikir beyan edebilecek günlükçü olmadığı için sizden yardım isteyebilir miyiz?" diyebiliyorlar.

Günlükçüyle Gazeteci Bir midir?

Değildir. İlgisiz veya az ilgili iki kavramdır. Arasında yordam ve mantık olarak geçiş yapılabilir, bir insanda iki yetenek ve düstur aynı anda var olabilir. Ama iş başka aşk başka, gibisinden bir cümle kurar üstatlar. Dikkatli olmak gerek.

Çatışmanın Âlemi Var mıdır?

Yoktur; ama yıllarını mesleğe veren gazetecilere sağlanmayan imkânlar tek işi Ayşe Arman yordamıyla yazılar yazan insanlara sağlanırsa gelecek olumsuz tepkileri göğüslemeniz gerekmektedir.

Ortaya Atlamanın Âlemi Var mıdır?

Ama bilogçular beyle beyle diyerek anlamadan bilmeden Ayşe Arman yordamında yazan çoğunluğa da kol kanat geren profesyonelleri görünce gülesim geliyor. Yapmayın etmeyin. İşe yarayan ve yaramayan arasında ayrımı yapabilen insanların gözünde komik duruma düşmeyin.

Bu mudur Yani?

Budur.



Tasan Kalmıyor...


Bazen ne kadar da derinliksiz gösterme çabasındayım kendimi diyorum kendi kendime. Sonra bakıyorum orada boğulma tehlikesi geçirecek tek kişi benim. Sığlaştırıp kendimi hayatımı kurtarıyorum sürekli. Gel bak burası boy, diyor gibi birisi ama adımımı attığım anda yarı belimde ayağımın altından çekilmeye başlıyor kumlar... Nedeni nasılı kalmıyor sonra hayatın... Her dalgada bu sefer nereden vuracak derken önce kum gidiyor derine, ayak kayıyor, düşüyorsun içine. Sonrasında, kafanı kaldırdığında vuruyor dalga yüzüne...

Nefesin kesiliyor, kendini kaybediyorsun. Tam doğrulacakken yine gidiyor kum ayağının altından daha derine ilerliyorsun. Tekrar doğrulma teşebbüsü tekrar bir dalga yüzüne vuruyor. Daha bir nefes alamadın! Kayıp gidiyorsun daha da derine. Nefes almak da istemiyorsun bir yerden sonra, kendini teslim ediyorsun denizde kaderine. Usulca boğuluyorsun, en huzurlu en tasasız şekilde. Kimse çekip de götürmezse, tutunacak bir el vermezse, hiç birine ihtiyacın kalmıyor az bir zaman içinde.

Bu Aralar Neler Dinliyorum?


Birçok kişiye ilginç gelecek bir liste olacağına inanıyorum. :) Sırasız şekilde şu şarkılar şu sıralar kulağıma çok hoş geliyor.


Nilgül - Yanayım mı? / Arabesk Günler
Vanessa Mae - I'm a Doun / Choreography
Sarah Brightman & José Cura - Just Show Me How To Love You / Diva
Münip Utandı - Bakmıyor Çeşm-i Siyah Feryâde / Bitmese Sevgi
Children of Bodom - Everytime I Die / Follow the Reaper
Dope - Die Motherfucker Die /Life
Iron Maiden - Blood Brothers / Brave New World
Urban Voodoo - Brutality / MK II Soundtrack
Yonca Lodi - Sana Bir Şey Olmasın / Yonca Lodi
Therion - Via Nocturna / Deggial

Oldukça karışık sanırım. Elbette sadece bunları dinlemiyorum...

MD Çevirici Geldi!


Ebay operasyonlarımın ikincisi olan Minolta MD-MA çevirici de Şanghay'dan geldi. şimdi sıra birkaç tane MD lens bularak fotoğraf konusunda değişik çalışmalar üretmek.

Bu çeviriciler Gittigidiyor.com'da 150 liraya satılıyordu ben posta masrafı dahil 20-30 dolar gibi bir ücret ödedim. Hastasıyım kendimin. :P Bu ürünle hedef, Minolta AF ile elde edemediğim düşük alan derinliğini nispeten ucuz olan elle netleme sistemine sahip lenslerle elde edebilmek.

Geyik bir yana, Alpha 900'den tutun da DYnax 9'a kadar her türlü makinede kullanılabilen bu çevirici, üzerine lensi olanlardan. Yani sadece makro için değil her türlü çekim için kullanılabiliyor. Ucuz olan modeller (10 dolar civarında satılıyor) kullanılarak sonsuza netleme yapmak mümkün değil.

Açın Hayyam'ın önünü!

Bluetooth Operasyonu Tamam!

Bir süredir yolunu gözlediğim ve açıkçası benimle aynı yerden modülü satın alan adamın sipariş ettiği modülün patlak çıkmasından sonra yusuf yusuf olduğum Bluetooth parçası geldi. Yarım saat kadar süren ve yaklaşık 30 tane vidanın, 15 çentiğin ve muhtelif parçaların sökülüp takıldığı operasyonda mutlu sona ulaşıldı.

Windows Vista'nın modülü tanımaması biraz korkutsa da sürücüsünü kurunca her şey düzeldi ve klavyedeki Bluetooth açma kapama kısa yolu aslanlar gibi çalışıyor.

Şimdi sıradaki operasyon 7,2 Mbps bir SIM yuvalı 3G modem edinebilmek. O da önümüzdeki aylara artık...

Not: İhtiyacı olan varsa elimde bir tane fazladan Bluetooth parçası var.

Bu Aralar Neler Yapıyorum?

On üzerinden on numara bir ego kusma gönderisine daha hoş geldiniz. Bu aralar ne yaptığımı anlatayım, ferahlayayım.

- Oyun tasarımları konusunda yakın bir arkadaşımla çalışıyoruz. Aslında o zaten kendi kendine çalışıyordu, ben de arada ortaya konuşuyorum. Arada işe yarar fikirler çıkıyormuş. Telefon, bilgisayar, masa üstü... Aklınıza ne gelirse artık. Aslında hayat bir oyun değil mi? :)

- İnternet hizmetleri üzerine bir başka arkadaşımla birlikte bazı operasyonlarımız olacak. Sosyal olamıyorsan bari sosyal medya ol, uranıyla ilerliyoruz. Güzel olacak bu da. Hatta kendi içinde network... Ali Rıza, bir ara görüşsek diyorum; fikir alayım vereyim. Aykut'u da kap diyeceğim ama o şu an Fizan'da galiba. :) Tanışamadım kendisiyle hâlâ.

- Kendi adıma, yeni bir günlüğüm olacak. alan adı Teknoloki.com (sıkça eliniz teknoloji yazacak, çünkü çok cinim çook!). Elbette ki/çi göndermesi olacak. Logo buna göre tasarlanacak. Şimdilik bir boş ve arızalı Wordpress var. O öyle olmayacak elbette. :)

Dahası da var ama sizi korkutmayayım. Ya da hadi siz kaşındınız; keman çalmaya uğraşıyorum ve bas gitarı tekrar hatırlama evresindeyim. "Die Türkische Meisterschaft des Magic: die Zusammenkunft" konusunda da çalışmalarım var. Aggro destenin kralını göreceksiniz. O kadar diyeyim. :) WoG'un gittiğine üzülmeyin ikişer yaratıkla döveceğim. :P

Başka bir arzunuz?